Hilalin Yeniden Yükselisi

Anadolu ihtilal ve inkilabini iyice tetkik ve izah edebilmek icin bunu üc devreye ayirmak uygun olur. Bunlardan birincisi isgal ve isgallere karsi isyan dönemi, Ikincisi intizam dönemi, ücüncüsü ise, istiklal ve kurtulus ve teskilatlanma dönemleri olarak ele alindigi takdirde Türkiye Cumhuriytinin gecirmis oldugu sikintili dönem ve devreleri anlamamiza yardimci olur. Bunlarin en mühim olani birinci devredir. Cünkü birinci devre Hükümetsizlik devri, anarsi devridir ki; ancak bu devrenin istikrari sayesinde ikinci devre intizam devrine gecmek mümkün olabilmistir. Ancak bugünkü muvaffakiyetlerimizi, muzafferiyetlerimizi en ziyade ihtilal devrinin bütün fedakar kahramanlarina sükran duygusu duymak ve medyum kalmak mecburiyetindeyiz. Cünkü onlar gayret ve azimde bulunmamis olsalardi biz muntazam bir ordu teskil edemez ve bir hükümet tesis kuramaz ve idare sistemimizi muntazam surette isletemezdik. Birinci Dünya Savasindan sonra ülkemiz acisindan en tehlike ve her taraftan taarruzun coklugu zaman - ki 1335-13361919-1920 seneleridir. O dönem Istanbul düveli itilafiye tarafindan isgal edilmis ve Meclisi Mebusan dagitilmis ve ülke her türlü tahkirata maruz kalmisti. O zaman millet, kendi mukadderatina yön verebilmek icin Ankarada bir Meclis acilmasina karar verdi ve bütün vatandaslari bilaistisna vatanin kurtarilmasi namus ve memleket icin davet etti. Düsmanlarimiz evvela memleketin hudutlarini her taraftan, bütün Islam ülkelerinden tecrit etmislerdir. Sarktan ilerliyen Ermenistan, garptan Yunanistan, asagidan, güneyden Ingiltere ve Fransa gerek Araplarla ve gerek Kafkas ve Rumelide kalan milletlerle bütün irtibatimizi siyaseten kesmek istemislerdir. Diger taraftan, simdiye kadar btün milletlerin tanidigi ve kendi devlet adamlarinin bütün devletlere söyledikleri esaslara tamamen tamamen zit bir sekilde topraklarimizi isgal etmislerdir.