Oryantalist

Lev Nussimbaum, gecen yüzyilin hemen basinda, kozmopolit Baküde dogdu. Babasi zengin bir petrolcü, annesi ise komünist sempatizani ve eylemcisi olan Lev, aldigi iyi egitimden cok serüven romanlariyla ruhunu besleyen yalniz ve hayalperest bir cocuktu. Ekim Devrimi, kendisinin ve ailesinin hayatini altüst etti. Ömrü boyunca komünistlerden nefret edecek olan genc Yahudi, cok sevdigi ancak giderek tekinsiz ve yasanmaz bir yer haline gelen Baküyü ve Kafkasyayi babasiyla birlikte terk etmek zorunda kaldi. Bu zorunlu göc onun bütün hayatini degistirecekti. Kendisini inancli ve samimi bir Müslüman, Kafkasyali, Türk veya Dogulu olarak tanittigi yeni bir döneme girmisti. Dillerini bildigi Batililara karsi herhangi bir yakinlik duymuyordu. Terk etmek zorunda kaldigi topraklar onun icin dürüstlük, sahicilik ve cesaret demekti. Istanbulu veya issiz cölleri, Baküdeki saray gibi binalari düsünerek saatler gecirebilirdi. Kurban Said mahlasiyla egzotik ve romantik Doguyu anlatan ask ve serüven romanlari yazmaya basladi. Tom Reiss, Kurban Saidin kim oldugunu merak ederek baslamis Oryantaliste. Metnin gücü ve ilgincligi Reissin tutkulu iz sürücülügünden de kaynaklaniyor. Nussimbaum ya da Saidin arayis, hezeyan, iddia ve yanilgilari kadar iki büyük savas arasindaki dünyanin, özellikle Nazi Almanyasinin nasil bir dönüsüm gecirdigi basariyla resmediliyor. Oryantalistte, bir ucuz roman yazarinin, kendisini Müslüman sayan bir Yahudi gazetecinin, belki de yalnizca o yillarda ve o topraklarda var olabilecek olagandisi bir kisiligin, romantik bir Dogulunun hayatini okuyacaksiniz.